Bu yazıda Corona Virus (Covid-19) pandemisi sırasında kalp hastalarımın sık sorduğu sorulara verdiğim yanıtları bulacaksınız
SORU 1. Tüm dünyayı etkileyen COVID-19 salgınında kronik kalp hastaları daha fazla risk altında mı?
Soruya cevabım bir “evet” olacaktır. Kronik kalp hastalığı olanlar bu enfeksiyon için riskli bir grubu oluşturmaktadır. SARS-CoV‑2 sadece zatürreye neden olmakla kalmaz, aynı zamanda kalp damar sistemi için de önemli etkileşime sahiptir. Kalp damar hastalığı (KDH) için risk faktörlerini düşünelim. Erkek cinsiyet, ileri yaş, diyabet, hipertansiyon ve obezite gibi KDH risk faktörleri olan hastalar aynı zamanda bu virüs ile enfekte olan grup içerisinde yaşamını kaybetme riski daha yüksek olan hastalardır. Ayrıca bilinen koroner ve beyin damar hastalığı olanlar, inme geçirenler hastalar, COVID-19’dan enfeksiyonunda daha ağır seyirli bir süreç geçirmekte ve daha fazla yaşam kaybı olmaktadır.
Ek olarak, hastaların önemli bir kısmında COVID-19 enfeksiyonu sırasında, hastane içi ölüm riskini artıran kalp hasarı gelişebilmektedir. Bunlar akut koroner hastalık tablosu dediğimiz kalp kanlanmasının bozulduğu sendromlar, virüsün kalp kasını tutması (miyokardit), miyokardite ve/veya genel durum bozukluğuna ikincil akut kalp yetmezliği, atar damar veya toplar damarlarda oluşan pıhtılar bu durumlara örnektir. Hastane yatışı sırasında gelişen bu tip bir KHD durumu ve sonucu kötüleştirmektedir. Bahsetmem gereken diğer bir sorun da bu grup hastada izlenen ritim bozukluğudur. Ritim bozuklukları hem kalp kasının tutulumuna bağlı olabileceği gibi tedavide kullanılan ilaçlara da bağlı olabilir.
Kalp damar hastalarının sağlığını etkileyebilecek diğer bir sorun da sağlık sisteminin istiap haddinin aşılması nedeniyle bu hastalara yeterli bakımın sağlanamaması veya hastaların enfeksiyon kaygısıyla hastaneye gitmekten kaçınmasıdır.
SORU 2. Kişiye COVID-19 bulaşmış olması kalp krizini ya da kalp yetmezliğini tetikler mi?
Bu sorunun cevabı için öncelikle elimizdeki eski verilere bakalım. Şiddetli akut solunum sendromu (SARS) ve Orta Doğu Solunum sendromu (MERS) gibi önceki koronavirüs salgınlarında KDH tanısı ve komplikasyonları çok artmıştı. SARS’da izlenen kalbe ait komplikasyonlar kan basıncı düşüklüğü, miyokardit, aritmiler ve kalbe bağlı ani ölüm idi. SARS enfeksiyonu sırasında yapılan tanısal incelemede elektrokardiyografide, kalbin gevşeme ve kasılma işlevinde bozukluklar ve troponin başta olmak üzere kalp kası enzimlerinde yükselme. MERS’de en sık gözlenen durum miyokardit ve kalp yetmezliğiydi.
COVID-19 enfeksiyonu benzer kardiyak belirtilere sahip gibi görünüyor. COVID-19 enfeksiyonu olan hastaların otopsilerinde miyokarditle karşılaşılma sıklığı yaklaşık % 20’dir.
Hastaların hastane yatışları sırasında troponin gibi kalp enzim yüksekliği izlenmesi sıktır.
Yaklaşık olarak ölen hastaların % 10-15’inde koroner arter hastalığı, % 5-10’unda kalp yetmezliği ve % 5-10’unda beyin damarlarında hastalık saptanmaktadır. İstatistiksel analizler de enfeksiyon sırasında KDH tutulumunun görülmesinin riski >5 kat arttırdığını söylüyor.
Akut komplikasyonların yanında, COVID-19 enfeksiyonu uzun dönemde de KDH riskini arttırabilir. Bu virüse bağlı zatürreesi gelişen kişilerde pıhtılaşmada artış ve vücutta yangının (inflamasyon) uzun süre devam ettiği biliniyor. Ayrıca SARS sonrası kan lipit düzeylerinde yükselme, metabolik tablonun bozulması, diyabet sıklığında artış gibi bozuklukların olduğunu biliyoruz.
SORU 3. 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı var. Bu yaş grubundaki birçok kişi kronik kalp ya da tansiyon hastası. Evde hareketsiz kalmak bu grup açısından tehlikeli mi?
Evet, evde hareketsiz kalmak tehlikelidir. Kalp damar hastalığı riskini artırmanın yanı sıra var olan durumun da kötüleşmesine neden olmaktadır. Aerobik egzersizin yararları iyi bilinmektedir. Sağlığın hemen her aşamasında olumlu etki yapar. Yeni veriler burada adı geçen popülasyonda yani yaşlılarda da egzersizin müthiş faydalarını göstermiştir. Ne kadar düzenli egzersiz yapılırsa sonuçlar o kadar iyidir. Beklenen yaşam süresi uzamakta, kan basını düşmekte, akciğer kapasiteleri artmakta, genel iyilik hali gelişmektedir. Dahası bu kişilerin ruhsal ve zihinsel performansları hareketsiz yaşayan yaşıtlarına göre belirgin düzelmektedir.
Sayılı nedenlerle yaşlı bireylerin düzenli aerobik egzersiz yapması çok önelidir. Evde yalnız kalmak, sosyal izolasyon, korku ve devamlı baskı altında yaşamak gibi ek sorunlar egzersizin etkilerinde daha da mühim biçimde bu yaşlı insanların sağlığını kötü etkilemektedir.
SORU 4. Salgınla mücadelede güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak önem taşıyor. Kronik kalp hastalıkları, kolesterol ya da tansiyon için kullanılan ilaçların bağışıklık sistemine olumsuz bir etkisi var mıdır?
Hayır yoktur. Pandeminin başlangıç döneminde çok fazla bilgi kirliliğinin arasında bu bilgi de yayıldı. Öncelikli olarak ACE ve RAS inhibitörleri diye adlandırılan ilaçlar suçlandı. Eldeki bilgilere bakalım. Önceden var olan hipertansiyon sıklığı, ciddi COVID-19 hastalarında daha yüksek görünmekte. Ancak hipertansiyon yaşa bağlı olarak da artar. O yüzden epidemiyolojik verilerden sonuca gitmemek gerekir. ACE ve RAS inhibitörleri KDH sık kullanılan ilaçlardır. Virüsün dokulara ACE reseptörü üzerinden giriyor olması nedeniyle bu grup ilaçlarla ilgili aşırı iddialara yol açmıştır. Elimizdeki veriler bunun böyle olmadığını ACE ve RAS inhibitörlerini zararlı olmak bir yana hafif koruyucu olduğunu göstermektedir. Bu nedenle hastalarımızın ilaçlarına devam etmelerini şiddetle önermekteyiz.
Sorunuzda geçen kolesterol ilaçlarının en sık kullanılanları “statin” grubudur. Statinlerin bağışıklık sistemi üzerine olumsuz etkisi yoktur. Tam tersine bağışıklık sistemi güçlendirici özellikler taşırlar. Hemen tümü yangı belirteçlerini (CRP, sedimentasyon) düzeltmektedir. Milyonlarca hastalık veriler bu ilaçlarla ilgili herhangi bir enfeksiyon sıklığında artış göstermemektedir. Hatta bazı küçük çaplı çalışmalar bazı enfeksiyonlara (örneğin tüberküloz) karşı yanıtı arttırdığını göstermektedir. Sonuç olarak kolesterol ilaçları da kesilmemelidir.
SORU 5. Kronik hastalığı olan kişilerin rutin sağlık kontrollerini düzenli yaptırmaları gerekiyor. Salgın sürecinde çoğu kişi virüs bulaşır düşüncesiyle hastanelere gitmekten çekiniyor ve sağlık kontrollerini ihmal edebiliyor. Bu süreçte kalp hastalarının rutin kontrolleri nasıl yaptırılmalı?
COVID-19 enfeksiyonu geliştiren kalp hastalarının sonuçlarının kötü olma riskinin daha yüksek olduğu bilinmektedir. Bu nedenle, COVID-19 ile ilişkili enfekte kişilerle temasa karşı etkili bir şekilde korunmaları zorunludur. Kronik kalp hastalarını evde mümkün olduğunca tutmak ve kalp hastalarının hastanede kalış sürelerini kabul edilebilir en kısa sürelerle sınırlamak için tüm önlemler uygulanmalıdır. Tel-tıp, uzaktan izlem gibi önlemler uygulanmalıdır. Bu tip yaklaşımlar çalıştığım kurum olan Ankara Güven Hastanesi dahil olmak üzere birçok hastanede kullanıma sokulmuştur. Sonuç olarak hastaları hastaneye getirmeden üretilen çözümler daha uygundur.
Kalp hastalarının hastaneye gelmeleri gerekli ise, teşhis veya tedavi amaçlı nedenlerle geçici olarak hastane tesislerine eriştiklerinde, sistematik olarak cerrahi maskeler giyerek, sosyal mesafeyi ve uygun yıkamaları uygulayarak kendilerini korumalıdırlar. Elleri sağlana dezenfektanlarla yıkanmalı muayene eden hekimler de benzeri süreçleri izlemelidir.