Kolesterol ilacı olarak bilinen statinler en çok tartışılan ilaç grubudur. Bu moleküller hakkında hastaların bilmesi gerektiğini düşündüklerimi yazdım.

Enfarktüs geçiren hastalarımızdan çok duyduğumuz cümlelerden biri şudur;  “İnternette, televizyonlarda hapların işe yaramaz, hatta zararlı olduğunu söyleyen konuşmalar, yazılar gördüm, kafam karıştı, inandım.” Maalesef günümüzde gerçekleri saptıran, hatta yalan söyleyen grup ve kişiler var. Statinler hakkında dolaşımdaki yanlışlar sadece yanıltıcı değil, tamamen tehlikeli.

Yüksek LDL (kötü kolesterol) tedavisi için “altın standart” kabul edilen statinler, dünyada en yaygın kullanılan ilaçlardandır. 1987 yılında piyasaya çıktılar, günümüzde küresel ölçekte 200 milyon kişi kullanıyor. Her biri en az 1.000 hasta içeren en az 27 büyük randomize klinik çalışmada güvenli ve etkili oldukları kanıtlandı. Havuzlanmış veriler LDL’deki her 40 mg/dl düşüş için, yıllık kalp-damar hastalığına bağlı ölüm, kalp krizi ve felç sıklığında % 21 azalma olduğunu gösteriyor. Bu rakamı etkin bulmayabilirsiniz ama eldeki en etkili yöntemlerden biri bu. Dünya Sağlık Örgütü dâhil tüm önemli kuruluşlar güvenliklerini teyit ediyor.

Tüm bu bilgiye rağmen aldatıcı iddialar sürüyor. Buradaki asıl trajedi, yıllarca süren geniş araştırma verilerini, hiçbir kanıta dayanmadan sahtecilikle suçlayarak insanların hayatını tehlikeye atmaktır. Öne sürülen saptırmaları inceleyelim;

İddia: Kolesterol hücrelerimizi yapmak için gereken temel yağdır. Onsuz yaşayamayız.
BİLGİ: Kolesterol kendi başına gerçekten yaşam için esastır. Ancak kandaki LDL, aterosklerotik plaklar denilen yağ birikintileri üretir. Bu plaklar, kalp krizi veya inmeye yol açarak dünyada yaklaşık yılda 3 milyon ölüme neden olmaktadır. Çok düşük LDL düzeylerinin bile herhangi bir yaşamsal sorun yaratmamaktadır.

İddia: Kolesterolü yüksek yiyecekler yemek (örneğin yumurta veya tereyağı) seni öldürmez. Bu nedenle, kolesterol bir sorun değil, bize ilaç satmak için tasarlanan ilaç endüstrisinin bir efsanesidir.
Bilgi: Makul miktarda yumurta veya tereyağı yemek kandaki kolesterolü artırmaz. Vücutta dolaşan kolesterolün yüzde 85’i karaciğerde, yediklerimizden bağımsız olarak üretilir ve odak noktası bu olmalıdır. Endüstri konusuna gelince, bu ilaçların büyük çoğunluğu artık patent kapsamında değildir, ucuzlamıştır.


İddia: Bir toplumun LDL düzeyleri ile kalp krizi sıklığı arasında bağlantı yoktur.
BİLGİ: Global olarak, koroner kalp hastalığı vakalarının yaklaşık% 33’ü yüksek kolesterol ile ilişkilendirilebilir. Avrupalıların % 54’ü yüksek LDL oranına sahiptir. 35- 55 yaş arasındaki yetişkinler için, sağlıklı olsalar bile, yüksek kolesterolle yaşadıkları her on yılda kalp hastalığı riski % 39 artar. 

 
İddia: Yüksek LDL kolesterol, hareketsizlik, sigara ve obezite gibi faktörlerden daha az tehlikelidir.
BİLGİ: Tüm bu faktörler kalp hastalığı riskine katkıda bulunur. Sigarayı bırakmak, fiziksel olarak aktif olmak ve sağlıklı beslenmek elbette önemlidir. Ancak yaşam tarzı değişiklikleri tipik olarak kolesterol seviyelerini sadece % 5 – 10 oranında azaltır.  LDL’si yüksek olanlar için fazlası gerek.

İddia: Statinlerin yan etkileri riske değmez.
BİLGİ: Kas ağrısı en sık gözlenen (% 10) yan etkidir. Olguların bazıları gerçekten bu nedenle ilacı kullanamaz. En ciddi sorun diyabet sıklığında gözlenen artıştır (%1). Kanser ve hafıza kaybı ilişkisi gösterilememiştir. Doğaldır ki statinler de diğer tüm ilaçlar gibi yan etkiye sahiptir ve hekim gözetimi gerektirir.


İddia: Statin kullananlar onları almayı bırakmalılar.
Bilgi: Yayınlanan çalışmalar, statin alan ve kalp-damar hastalık riski taşıyan hastaların ilacı almayı bırakmaları durumunda risklerinin artığını göstermekte, bırakma yaklaşık % 2’lik ek risk artışı getirmektedir.