Kişisel görüşüm doğumsal hipogonadizmi olmayan, doğal yaşlanma süreci sonrası azalan testosteronun dışardan verilmemesidir. Bunun için bazı sağlam gerekçelerim var. İlaç şirketleri, yerleşik tıp otoriteleri ile birlikte yaşlanmayı tıbbi bir sorun haline getirdiler. Seksenli yıllarda kadın menapozu sonrası yapılan hormon yerine koyma tedavileri, artan pıhtılaşma, kanser ve kalp hastalığı nedeniyle hüsranla sonuçlandı. Bunu iyi biliyoruz. Yaşlanan erkeklere testosteron vermek benzer sonuçlanabilir. Doğanın düzenine karışmak hemen her zaman başısızlıkla sonuçlanır
Hassas grupta olmayanların derhal normal hayata dönmelerine izin verilmelidir. El yıkama ve hastayken evde kalma gibi basit sağlık önlemleri, sürü bağışıklığı eşiğini azaltmak için herkes tarafından uygulanmalıdır. Okullar ve üniversiteler yüz yüze öğretime açık olmalıdır. Spor gibi ders dışı etkinliklere devam edilmelidir. Düşük riskli genç yetişkinler evden çalışmak yerine normal şekilde çalışmalıdır. Restoranlar ve diğer işletmeler açılmalı. Sanat, müzik, spor ve diğer kültürel faaliyetler devam etmelidir. Daha fazla risk altındaki insanlar isterlerse katılabilir, toplum bir bütün olarak toplum bağışıklığı geliştirmiş olanlar tarafından savunmasız kişilere verilen korumadan yararlanır
Son aşı haberleri umut getirirken, aynı zamanda ilaç endüstrisinin bozuk iş modelini de açığa çıkardı. Bu sistem görüldüğü gibi herkes için sağlık elde etmeye yönelik değil. Kamu fonları kullanılarak yüksek şirket kârları elde ediliyor; bu kamu fonlarıyla üretilen aşılardan başlıca zengin ülkeler yararlanırken, fakir ülkeler kaderine terk ediliyor.
Aşırı finansallaşmış bir tıp ortamındayız. Kar herşeyin belirleyicisi oldu. Tam iyileştirmeyen ilaçlar, araştırıcı sanayi kar işbirliği, herkes için sağlık hakkını gölgede bıraktı. Bu yazıda hastalıklı tıp endüstrisinin durumunu anlatmaya çalıştım.
Kalbiniz beklenmedik bir şekilde çarpmaya mı başlıyor, yoksa düzensizi atıyormuş gibi mi hissediyorsunuz? Bu hislere kalp çarpıntısı denir. Çoğu insan için kalp çarpıntısı, nadir bir olaydır. Bazıları ise günde düzinelerce kalp çarpıntısı yaşıyor olabilir. Bazen çok şiddetli olabilir, hasta kriz geçirdiğini düşünebilir. Çarpıntıların çoğu, kalp ritmindeki zararsız bir düzensizlikten kaynaklanır. Bazısı kalpte veya vücudun başka yerlerinde bir sorunu yansıtır.
Bu yazıda Corona Virus (Covid-19) pandemisi sırasında kalp hastalarımın sık sorduğu sorulara verdiğim yanıtları bulacaksınız SORU 1. Tüm dünyayı etkileyen COVID-19 salgınında kronik kalp hastaları daha fazla risk altında mı? Soruya cevabım bir “evet” […]
Tüketici ürünlerindeki kimyasallar kızlarda erken ergenliğe erkek çocuklarda cinsel gelişim bozukluğuna neden oluyor. Gıda ambalajları, oyuncak, kozmetik, ev malzemeleri, gibi birçok alanda plastik kullanıldığı düşünüldüğünde plastik bileşeni olan fitalatlara ne kadar çok maruz kaldığımız ortaya […]
Düzenli olarak sağlık kuruluşlarından ve uzmanlardan daha az şeker yememiz gerektiğini duyuyoruz. Ama ayrıca daha fazla meyve yememiz gerektiğini de söyleniyor. Nedir bu çelişki? Tüm şeker türleri, meyvelerden veya meşrubattan olsun, aynı miktarda kalori verir. […]
25 Eylül 2019 Çarşamba Dönemsel Açlık nedir? Belirli zaman aralığında yemek, benim adlandırmamla “dönemsel açlık” son zamanlarda birçok kronik durum için önerilmektedir. Bunlar arasında diyabet, yüksek tansiyon, romatizma, bağırsak hastalığı, osteoartrit ve migren sayılabilir. Peki, […]
Kırmızı et tüketimini azaltmak ve Bitki Temelli Et Benzerleri 9 Eylül 2019 Kırmızı etten zengin diyetler, özellikle işlenmiş et içerenler, obezite, diyabet, kalp hastalığı, kanser gibi önemi sağlık sorunlara neden olmaktadır. Öğleki Dünya Sağlık Örgütü […]